22 Kasım 2012 Perşembe

AGH Proje ve Ülke Seçimi



Kabul etmek gerekir ki EVS için ülke ve proje seçimi gerçekten zor bir süreç. Kendi deneyimlerimi ve karşılaştığım diğer gönüllülerin deneyimlerini paylaştığım bu yazıyı okuduktan sonra umarım kafanızdaki soru işaretlerin bir kısmı aydınlanabilir.

 Kısa sureli AGH/EVS düşünüyorsanız (muhtemelen de yaz tatiline denk getirilmiş)  2-3 ay boyunca zamanınızı keşfetmeye, arkadaş edinmeye ve gezmeye ayırabilirsiniz. Projenin teması ve çalışma alanınız, kalacağınız ülke, kaldığınız şehrin büyük-küçük olması vs. gibi konulara odaklanacak zaman pek fazla bulamasınız.

Benalmadena/Malaga
Ancak eğer uzun süreli EVS/AGH düşünüyorsanız ilk önce ne tür bir temada çalışmak istediğinizi kesinleştirmenizi ÖNEMLE tavsiye ederim. Eğer fikriniz yoksa evsdatabase'deki proje konularına bakarak ve projeleri inceleyerek size uygun olanın ne olacağı konusunda fikir yürüterek başlayabilirsiniz. ‘Motivasyon Mektubu Nasıl Yazılır’ yazımda da belirttiğim üzere,  daha önce deneyiminizin olduğu alanlara yönelmeniz sizin için iyi olacaktır.

Örneğin çocukları çok seviyorsanız ve daha önce çocuklarla çalışma deneyiminiz de varsa ve bunu motivasyon mektubunuzda belirtirseniz; sizin için hem projeye seçilmeniz için bir artı olacaktır, hem de sevdiğiniz bir temada çalışma imkanı bulacaksınız. Ancak bu konuda hiçbir deneyiminiz yoksa ve kuzeninizin çocuğunu uzaktan tatlı bularak ‘çocuk temasında çalışayım, çok sevimliler’ diye düşünürseniz, bir şekilde projeye seçilirseniz dahi, gittiğiniz zaman projeden hoşlanmayabilirsiniz,  çok yanlış bir konu-proje seçtiğinizi fark edebilir ve aylarca size işkence gibi gelebilecek bir işte çalışmak zorunda kalabilirsiniz. Kısa dönemli EVS/AGH için bu durum çok da zor olmayabilir ancak sevmediğiniz bir konuda 1 yıl gibi uzun bir süre çalışmak çok zordur. 

Şahsen ben temalara göz attığımda yeteneklerime uygun 3 tane tema bulmuştum; çocuk, iletişim, kültür - sanat. Uzun süreli EVS/AGH düşündüğüm için çocuk temasını es geçtim çünkü çocuklarla ilgili kuzenimin kızı ve akrabaların çocukları ile kısa süreli olarak zaman geçirmem haricinde bir gönüllülük deneyimim yoktu. Bu nedenle iletişim ve kültür-sanat temalarına odaklandım, bu temalar aktif olarak gönüllülük yaptığım ve deneyim sahibi olduğum konulardı ve seçilme şansımın daha yüksek olacağını düşündüm ve birkaç kabul maili aldıktan sonra gördüm ki haklıymışım J

İspanya ya da Almanya istediğimden emindim (iki ülkeye  karşı da kişisel bir ilgim var) ancak ilk tercihim İspanya idi. Hangi temaya başvuracağımı kesinleştirdikten sonra İspanya’da şehirleri araştırmaya başladım; tabi ki herkes gibi aklıma ilk gelen yer Barcelona oldu ve Barcelona’daki istediğim temada çalışan kuruluşları araştırmaya başladım. Taaaa ki İspanyol arkadaşlarımla konuşuncaya kadar… Türkiye’de Couchsurfing’i aktif olarak kullandığım için farklı ülkelerden birçok kişi ile tanışma fırsatım oldu ve benim için oldukça yararlı bilgiler öğrendim. Bu siteye üye olmanızı öneririm, hatta EVS/AGH için seçilmişseniz !KESİNLİKLE! öneririm.  İspanyol arkadaşlarıma bu programdan bahsettiğimde ve Barcelona’ya gitmeyi planladığımı söylediğimde; ‘Barcelona çok pahalı bir şehir, gönüllü aylığı ile zor geçinirsin ve para biriktiremediğin için de gezme fırsatın çok olmaz, sen en iyisi Güney İspanya’ya git, hem güzel bir coğrafya, hem de gönüllü aylığı ile para biriktirip gezme fırsatın olur’ dediler… Gayet mantıklı geldi ve tercihlerimi güneye;  Andalucia´ya kaydırdım..


Alcazar/Sevilla
EVS yaptığım kuruluşuma başvurmam gerçekten tesadüf oldu. Granada’da bir kuruluşa motivasyon mektubumu yollamıştım ve ‘Üzgünüm ama şu anda gönüllü alımı sürecinde değiliz, ancak Malaga’daki aynı temada çalışan dost kuruluşumuz şu anda gönüllü arıyor ve bu linkten olara ulaşabilirsin’ şeklinde bir mail aldım ve linkteki projeyi okuyunca da hayalimdeki proje olduğunu fark ederek hemen başvurdum.

Barcelona gibi çok büyük ve ünlü bir şehirde yaşamaktansa, para biriktirebileceğim ve bolca seyahate çıkabileceğim bir şehirde yaşamayı tercih ettim. Bununla birlikte projelere başvururken şehir merkezinde yaşamak istediğimden de emindim.  Şehir merkezi demişken: bu önemli bir konu arkadaşlar. Şahsen Antalya’da doğup büyümüş birisi olarak büyük şehre alışığım ve evsdatabase’de ‘rural area’ olarak tanımlanan kırsal bölgelerde olan projeleri hiç tercih etmedim, bunu gerçekten istemediğimden emindim. ‘EVS olsun da neresi olursa olsun, 15 haneli köyü bile giderim’ diyen, ancak kırsal bölgelerde hiç yaşamamış olan ve sonradan proje başlayınca psikolojisi bozulup projeyi yarıda bırakıp geri dönen bir çok EVS gönüllüsü var!!!  Hatta benden önce EVS yapan ve Malaga’nın kırsal bölgesindeki projesini yarıda bırakıp geri dönen arkadaşımla konuştuğumda, bana bu projeyi seçtiği için çok pişman olduğunu söylemişti:  ‘Malaga güzel bir şehir ve sıkıldığım anda köyden şehre gelebilirim ve gezebilirim diye düşündüm ve bu yüzden de ‘rural area’ olmasını önemsemedim. Ancak uzak bir köyde yaşıyorum, köyde yerel halk İngilizce bilmiyor, üstüne projede yalnız çalışıyorum ve evde yalnız kalıyorum, çevremde hiç arkadaşım yok ve çok yalnızım, geri dönmek istiyorum’ demişti…

Kırsal bölgelerdeki evs projelerini yazmayın demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın!!! Ne istediğinizden emin olmanız gerektiğinden bahsediyorum. Kırsal bölgede büyümüş birisi olabilirsiniz ve size örneğin Berlin ya da Barcenona gibi bir şehir aşırı büyük, karışık ve kalabalık gelecektir. Gittiğiniz zaman zaten kültür şoku yaşayacaksınız ve eğer projenizin olduğu şehir sizin önceki şehrinize hiç benzemiyorsa, örneğin siz ömrünüzü Antalya/Kaş gibi küçük bir ilçede geçirip, sonra da Almanya/Berlin’de projeye giderseniz kültür şoku daha da hissedilir olacaktır.  Daha önce görmediğiniz kadar soğuk ve kalabalık bir yere uyum sağlamak ve orada uzun süre yaşamak çok da kolay olmuyor...

Tabi bununla birlikte daha önce yaşadığınız yerlerden tamamen farklı bir yere giderek tamamen farklı ve güzel bir deneyim de elde edebilirsiniz. Malaga/İspanya'dan Yunanistan'ın küçük bir köyüne uzun dönemli çevre projesinde kuş gözlemi çalışması için giden ve çok güzel deneyimler elde ettiğini söyleyen bir İspanyol gönüllü ile karşılaşmıştım mesela.. Eğer doğa, yabani hayat ve sakinlik hoşunuza gidiyorsa 'rural area'lar tam size göre de olabilir. Bu konu tamamen sizinle ilgili; ne istediğinizi bilmeniz ve ona göre tercihte bulunmanız gerekli...

Ben Antalya’ya benzer bir şehir olan  Malaga’ya gittiğim için kültür şoku neredeyse yaşamadım diyebilirim.  Malaga’nın bazı bölgeleri Antalya’nın bazı bölgelerinin tıpatıp aynısı! Zaten Akdeniz iklimi ikisi de, hatta Malaga’nın havası Antalya’ya göre çok daha yaşanılabilir bir hava (yazın 50 derece ve nemle birlikte 60 derece hissedilen sıcaklıkta olmuyor mesela) Kültür olarak İspanyollar gayet sıcak, yardımsever ve cana yakınlar. Tamamen ortak özellikler diyemem ancak birçok benzer özellik mevcut ve bu da kültür şokunu azaltıcı bir etmen. Örneğin Doğu Almanya’ya giden arkadaşım Almanların çok soğuk ve mesafeli olduğunu ve çok fazla arkadaş edinemediğini söylemişti. Tabi eğer mesafeli birisi iseniz Doğu Almanya tam size göre bir yer de olabilir. Eğer çok dakik, mesafeli ve ciddi bir yapınız varsa Güney İspanya’nın ve Güney İtalya size değişik gelecektir J


Nerja/Malaga
Dil konusuna gelirsek… EVS süreci dil öğrenme bakımından oldukça verimli geçebilir (tabi siz isterseniz). Ben tez yazdığım için gelmeden önce İspanyolca çalışma imkanım hiç olmadı, sonra da çok pişman oldum çünkü maalesef İspanyollar genelde İngilizce bilmiyorlar, havaalanındaki yetkililerden, tren istasyonundaki görevlilere,  turistlik yerlerdeki garsonlara kadar durum bu şekilde. Bu yüzden ilk aylarda yerel halk ile çok fazla iletişim kurumadım. Ancak örneğin EVS için Almanya’ya giden arkadaşım bu konuda çok rahattı çünkü Almanya’daki birçok kişi İngilizce konuşabiliyor (o da Almanların İngilizce konuşmak istemediğinden yakınıyordu). Kuzey ülkelerinde İngilizce bilen kişi sayısı oldukça fazladır ancak güneye doğru bu oran azalıyor, bu da sizin -gittiğiniz ülkenin dilini bilmiyorsanız eğer- yerel halkla iletişiminizi oldukça zorlaştırıyor.

Projenize başladığınız zaman gittiğiniz ülkenin dilinde haftada 5 saatlik dil eğitimi almanız gerekli. Ancak dikkat edin gittiğiniz bölge otonom ise size sağlayacakları kurs kendi dillerinde olabilir (örneğin İspanya’nın Barcelona şehrinde Katalan dilinin konuşulması sebebi ile size İspanyolca değil, Katalanca dersi sunabilirler) Dil desteğinin siz oraya gittiğiniz dönemde başlaması gerekir. Bununla birlikte size verilen dil desteği resmi bir dil kursu niteliğinde olmak zorunda değildir, zaten o yüzden de adı dil desteği, ‘dil dersi’ ya da ‘dil kursu’ değil. Ev sahibi kuruluşta çalışan kişiler tarafından kişisel olarak çalıştırılan EVS gönüllüleri tanıdığım gibi, dil kursuna giden gönüllüler de tanıyorum; bu durum tamamen kuruluşunuza ve projenize bağlı olarak değişiyor.

Proje seçimindeki diğer önemli bir konu ise projede sizin gibi kaç gönüllünün çalıştığı… Düşünün ki dilini hiç bilmediğini bir ülkedesiniz, küçük bir şehirde yaşıyorsunuz, çok az kişi yabancı dil biliyor ve projede yalnızsınız, evde de tek başınıza kalıyorsunuz… Eğer sosyal biriyseniz hayat oldukça zorlaşır ve tüm motivasyonunuzu kaybedebilirsiniz. Bununla birlikte sizin gibi projede birkaç arkadaşınız olursa, ya da aynı evde yaşadığınız gönüllüler olursa ve iyi de anlaşırsanız gayet güzel bir EVS süreci geçirebilirsiniz. İspanya’da eğitimde tanıştığım bir gönüllü bana yaşadığı şehirde çok fazla arkadaşı olmadığını, bununla birlikte projedeki diğer gönüllüler ile çok iyi anlaştığını ve sürekli birlikte zaman geçirdiklerini anlatmıştı. Aynı eğitimde tanıştığım başka bir gönüllü ise projesinden hiç memnun değildi ve hatta projedeki aksaklıklar nedeniyle projeyi bırakmayı düşünüp, ev sahibi kuruluşu ile uzlaşıya vardıktan sonra vazgeçmişti. Yaşadığı yerin küçük bir yer olduğunu, projede tek olarak çalıştığını, evini 65 yaşında yaşlı bir adamla paylaştığını ve bir şeyler paylaşabilecek bir arkadaşının bile olmadığını, tüm bunların ise projedeki aksaklıklar ile birleşince hayatı çekilmez hale getirdiğini söylemişti.

Kalacağınız ev ise tamamen şans konusu. Almanya’da EVS yapmış eski bir gönüllü bana projenin ilk aylarında ofiste kaldığını söylemişti!!! Ev kiraları Berlin’te çok pahalı olduğu için sabah ofis olarak kullandıkları apartmanı akşam ev olarak kullanmak zorunda kalmış bir süre… Yunanistan’da çevre konulu bir projede kuş gözleminde çalışan bir eski gönüllü anlatmıştı; 2 katlı bir evde 14 kişi (kız-erkek karışık) kalıyorlarmış ve 1 tane tuvalet/banyo varmış :/  Barcelona’daki gönüllünün ise ev sahibi organizasyonu, ev kiralarının pahalılığından dolayı bir ailenin odasını kiralamış, kız odasının çok küçük olduğunu, hatta penceresinin bile olmadığını, eve misafir getirmesinin de yasak olduğunu söylemişti… İngiltere’deki bir arkadaşım da bir ailenin yanında kalıyor. Danimarka’dan çocuk projesi için seçilen 2 gönüllüye ise çocuk yurdunda gönüllü olarak çalışacakları ve yurtta diğer çocuklarla birlikte kalacakları ve yurtta diğer çocuklarla birlikte yemekhanede yemek yiyecekleri söylenmişti. 

Bu örnekleri beklentilerinizi çok yüksek tutmamanız için anlatıyorum, ‘3 EVS gönüllüsü şehir merkezinde güzel bir evde kalacağız, her şey çok güzel olacak’ düşünceleri ile gitmeseniz, hayal kırıklığına uğramamış olursunuz..


Mutfak pencerem: Gibralfaro Kalesi/ Malaga
Ev konusunda iyi örnekler de verebilirim. Ben bu konuda oldukça şanslıydım, projedeki arkadaşımla aynı evi paylaştık; evim şehir merkezindeydi, gayet modern ve güzel bir manzarası vardı. Tek başına kaldığım odamda iki yatak olduğu için bir çok misafir ağırlama şansım bile oldu.(Malaga tatil merkezi olunca gelen giden çok oluyor..) Cordoba/İspanya'da gönüllü bir arkadaşım da koşullardan gayet memnundu. Projesinde çalıştığı gönüllü ile aynı evde kalıyordu, ev gayet genişti ve 2 kişi yaşıyorlardı. Bürger/Almanya'daki arkadaşım da projesindeki diğer gönüllü ile aynı evi paylaşıyordu; ev oldukça geniş ve güzeldi..

Size birçok farklı seçenek sunabilirler, genel olarak bu seçenekler kurulusun evsdatabase sayfasında belirtilir, eğer belirtilmemişse aktivite anlaşmasında belirtilir. Örneğin EVS duyurularını hazırladığım haftalık bültendeki bir ilanda, Finlandiya´da bulunan kurulusun sayfasında kabul edecekleri gönüllünün kültür ve dil konusunda Finlandiya’ya daha iyi uyum sağlayabilmesi için Finlandiyalı bir ailenin yanında kalacağı ve bunu göz önünde bulundurarak projeye başvurulması gerektiği yazıyordu…

Projede kaç saat çalışılacağı da ayrı bir şans konusu. Genel olarak evdatabase’de proje tanımında yazar bu bilgiler ancak benim gördüğüm kadarıyla projeden projeye farklar var..Örneğin Cordoba’da yaşayan arkadaşım günde 3-4 saat çalışıyor. Ukrayna’da gönüllülük yapan İspanyol bir arkadaşım görevinin günde 3-4 saat çocuklarla top oynamak olduğunu ve futbolu çok sevdiği için de kendisini hiç çalışmıyormuş gibi hissettiğini söylemişti. Şahsen ben de 5 saat çalışıyorum ve çalıştığım konular hobilerim arasında olduğu için ben de kendimi her gün düzenli olarak hobilerimi yapıyor gibi hissediyorum J İspanya’da eğitimde karşılaştığım başka bir gönüllü ise projesinde 1 günde 5 saat içerisinde bitirmesi gereken işleri 2 saat içerisinde rahatlıkla bitirebildiğini ve 3 saat bilgisayar başında zaman geçirdiğini söylemişti…Bunun yanında gene İspanya’da normalde en fazla haftada 30 saat çalışması gerekirken işlerin yoğunluğu nedeniyle haftada 35 saate kadar çalışan ve bu durumdan oldukça rahatsız olan bir gönüllü ile de tanışmıştım. Almanya’daki arkadaşım ise tüm işlerin belli olduğunu,  haftalık programa dakikası dakikasına uyduklarını ve haftada tam olarak 30 saat çalıştıklarını söylemişti.

         Elinize geçen paranın toplamı da projeden projeye değişmekte. Genel olarak kuruluşlar sizin yemek derdinizle ilgilenmek istemedikleri için cep harçlığınıza yemek parasını eklerler. Yani aybaşında cep harçlığı ve yemek paranız elinize toplu olarak gelir. Ancak bu aylık para şehirden şehre ve projeden projeye fark gösterebiliyor. Örneğin İspanya’da aylık toplam (cep harçlığı + yemek) 245 Euro alan gönüllü de, 310 Euro alan gönüllü de var. Hatta aylık cep harçlığı ve yemek parası olarak toplam 300Euro alan, ayrıca da projede çalıştığı hastaneden günde 2 öğün yemek yiyen gönüllü de var…Kısmet işte J 

Christophe Colomb'un Mezarı/ Sevilla
Sizin konaklama ve yol masraflarınız ne kadar fazla ise elinize geçe miktar o kadar az olacaktır. Yemek ve cep harçlığı olarak 310 Euro alan gönüllünün yaşadığı şehirde ev kiraları da ucuz olduğu için ev sahibi organizasyon konaklamaya fazla para harcamıyor ve gönüllüye daha fazla para kalıyor. Ancak Barcelona’da yaşayan arkadaşım 245 Euro alıyor çünkü ev sahibi organizasyon konaklamaya daha fazla ödüyor, haliyle gönüllüye de daha az miktar vermek zorunda kalıyor.

Elinize geçen aylıklar projeden proje ve ülkeden ülkeye değiştiği için haliyle biriktirip gezmeye ayıracağınız miktar da değişiyor. Almanya’daki arkadaşım ayda 200 Euro biriktirme şansının olduğunu ve bu parayla da rahatça gezdiğini söylemişti. Makedonya’da gönüllülük yapan arkadaşlarım ayda 80-100 Euro kadar biriktirme imkanlarının olduğunu söylemişti. İngiltere’deki arkadaşım ise aldığı para ile kısıtlı yaşadığını ve çok para biriktiremediğini söylemişti. Romanya’daki arkadaşım ise aldığı paranın Romanya’daki askeri ücretten daha fazla olduğunu, üstüne ev kirası ve yol parası vermediği halde paranın yetmediğini ve ay sonunu zor getirdiğini söylemişti. Bu arada İspanya’da Barcelona ve Madrid haricindeki bölgelerde kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil, aldığınız para (eğer sigara kullanmıyorsanız, zira genelde  sigara çok pahalı; alkol de sudan daha ucuzdur) yaşamanıza ve gezmenize yetecek şekilde. Tabi her hafta sonu Paris’e gidemezsiniz ancak en azından istediğiniz ülkeleri gezme şansınız olur J Size bu konudaki tavsiyem daha önce kuruluşunuzda gönüllülük yapmış birilerini bularak doğrudan iletişim kurmanız ve doğrudan öğrenmeniz. Ülkeden ülkeye ve projeden projeye farklar olduğunu düşünürsek genel olarak değerlendirmek oldukça zor…

Eğer ev sahibi organizasyonunuz yemeğinizi sağlayacaksa, elinize sadece aylık cep harçlığı da geçebilir, örneğin yukarıda belirttiğim Danimarka’daki çocuk yurdunda proje yapacak gönüllüler sadece cep harçlığını nakit olarak alacaklar ve yemeklerini kurumda yiyecekler.

EVS’nin en önemli artılarından biri olan gezme konusuna gelirsek; daha çok ülke gezmek amacınız varsa Schengen Bölgesi içerisinde projelerle ilgilenebilirsiniz. İngiltere Schengen’e dahil olmadığı için İngiltere’deki arkadaşlar Schengen bölgeleri için vize almak durumundalar ve bu nedenle gezemediklerinden yakınıyorlar.  Yine Makedonya’daki arkadaşlar da Schengen vizesine dahil olmamaktan şikayetçiler. Ülke seçiminden önce Schengen ülkelerine göz atarsanız sonrasında sürprizle karşılamazsınız.  

         Bununla birlikte uzun dönem EVS yapacaksanız, en basta da belirttiğim gibi ülkeden çok proje konusuna göre seçim yapmanızı öneririm. Eğer proje istediğiniz gibi ise, gezme konusu çok da önemli olmayacaktır. İstediğiniz bir konuda, size artı katacak ve sizi geliştirecek bir projede çalışmak, sizi ülke gezmekten çok daha mutlu edecektir. AGH -EVS yapan birisi olarak önerilerim bu şekilde...




3 yorum:

  1. yazıyı bir solukta okudum ve çok aydınlandım teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  2. bütün yazıyı okudum,çok güzel yazmışsın :) ancak Antalyada yaşayan biri olarak yardımına ihtiyacım var.Evs'e yeni kalkıştım projeler konusunda tecrübelerinden yararlanmak istiyorum beni yönlendirebilirsen sevinirim.

    YanıtlaSil